Uçan Balonların Diyarı
Mira, Uçan Balonların Diyarı'nda balonların uçmayı bıraktığını öğrenince, onları kurtarmak için Şarkı Taşı’nın üç kayıp parçasını bulmaya karar verir. Gökküşağı Ormanı’nda bilmece çözer, Uyuyan Volkan’da cesaretini kanıtlar ve Kaprisli Rüzgar’ı ikna ederek taşın parçalarını toplar. Şarkı Taşı’nın gücünü kullanarak balonları yeniden gökyüzüne kavuşturur. Cesareti ve sevgisiyle Mira, diyara neşe ve renklerini geri getirir.

1. Bölüm: Uçan Balonların Diyarına Yolculuk
Bir zamanlar, gökyüzünün en renkli ve neşeli köşelerinden birinde, Uçan Balonların Diyarı adında büyülü bir yer varmış. Bu diyar, bulutların üzerinde süzülen rengarenk balonların dans ettiği bir cennetti. Balonlar sadece süzülmez, aynı zamanda konuşur, şarkılar söyler ve kahkahalar atarlardı. Kırmızı balonlar neşeyi temsil ederdi; sarılar, güneşin sıcağını; maviler, sakinliği; pembeler ise sevgi ve arkadaşlığı. Her gün balonların gökyüzünde uçuşunu izleyen herkesin yüzünde kocaman bir gülümseme olurdu. Ama bir gün bu renkli dünya sessizleşti.
Mira, Uçan Balonların Diyarı’na yakın bir kasabada yaşayan minik bir periydi. Mira’nın kocaman kanatları vardı, ama kanatlarını kullanmayı pek sevmez, ayaklarıyla dünyayı dolaşmayı tercih ederdi. Her sabah erkenden uyanır, gökyüzünde süzülen balonlara bakar ve onlara el sallardı. Ancak bir sabah, Mira gözlerini ovuşturup dışarı baktığında, balonları gökyüzünde göremedi.
“Anne, balonlar nerede?” diye sordu heyecanla.
Annesi, hafif bir endişe ile başını iki yana salladı. “Balonlar bir süredir uçmuyor, Mira. Kimse nedenini bilmiyor,” dedi.
Mira, gözlerini kocaman açarak, “Ama balonlar olmadan gökyüzü çok boş ve üzgün görünüyor! Bir şey yapmalıyız,” dedi.
Mira hemen yaşlı rüzgar perisini görmeye karar verdi. Yaşlı perinin evi, büyük bir meşe ağacının tepesindeydi. Mira, ince dalların üzerinde dikkatlice yürüyerek yukarı çıktı. Yaşlı peri, elinde çay fincanıyla verandasında oturuyordu.
“Merhaba küçük Mira,” dedi nazikçe. “Beni görmek için neden geldin?”
Mira, nefes nefese kalmıştı. “Balonlar uçmuyor, yaşlı peri! Onlara ne oldu?”
Yaşlı peri iç çekerek, “Ah Mira, balonlar artık mutlu değil. Onların neşesi ve renkleri Şarkı Taşı’na bağlı. Ancak Şarkı Taşı kırıldı ve parçaları diyarın farklı köşelerine dağıldı,” dedi.
Mira, şaşkınlıkla, “Şarkı Taşı mı? Onu nasıl bulabilirim?” diye sordu.
Yaşlı peri, Mira’nın cesur gözlerine bakarak gülümsedi. “Senin gibi cesur bir peri bunu başarabilir. Ama dikkatli olmalısın; yolculuğun zorlu olacak. Gökküşağı Ormanı’na git, ardından Uyuyan Volkan’a ve son olarak Kaprisli Rüzgar’ı bul. Ancak taşı tamamlayabilirsen, balonlar yeniden gökyüzüne dönecek.”
Mira, heyecanla ayağa kalktı. “Balonları kurtaracağım! Onlar tekrar uçacak!”
Yaşlı peri, Mira’nın omzuna dokunarak, “Cesaretin ve sevgin, seni bu yolda başarıya ulaştıracak. Ama unutma, sabırlı olmayı da öğrenmelisin,” dedi.
Mira, minik çantasına biraz yiyecek koydu ve hemen yola koyuldu.
2. Bölüm: Gökküşağı Ormanı
Gökküşağı Ormanı, Mira’nın ilk durağıydı. Bu orman, renkli yaprakları ve dans eden ışıklarıyla ünlüydü. Ancak Mira ormana yaklaştığında, her şeyin karanlık ve cansız göründüğünü fark etti. Normalde mavi, pembe ve sarı ışıklarla parlayan yapraklar, soluk ve gri bir hal almıştı. Kuşların cıvıltıları yerine sadece hüzünlü bir sessizlik vardı.
“Bu yer neden bu kadar sessiz?” diye mırıldandı Mira.
Birden, ince bir ağacın tepesinden bir ses geldi. “Kim var orada?” dedi ince bir ses. Mira başını kaldırdığında, küçük bir serçe gördü. Serçe, gri ve üzgün görünüyordu.
“Ben Mira. Balonları kurtarmak için Şarkı Taşı’nı arıyorum,” dedi.
Serçe, başını eğip derin bir iç çekti. “Balonlar uçmayı bıraktığında, biz de renklerimizi kaybettik. Ama eğer taşı bulabilirsen, her şey eski haline dönebilir.”
Mira, “Taşın ilk parçası burada mı?” diye sordu.
Serçe, başını salladı. “Evet, ormanın derinliklerinde. Ancak dikkat et, ormanın koruyucusu taşın yakınlarında bekliyor. O çok inatçıdır.”
Mira teşekkür ederek ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladı. Renkli taşlardan bir yol buldu ve yolu takip etti. Bir süre sonra, ışıkla parlayan bir ağacın altında küçük bir taş gördü. Bu, Şarkı Taşı’nın ilk parçasıydı.
Tam taşı almak için eğildiğinde, büyük bir kurbağa önüne zıpladı. Kurbağa, “Bu taş benim!” dedi.
Mira şaşırarak geri çekildi. “Ben sadece balonları kurtarmak istiyorum. Taşı alabilirsem herkes mutlu olacak,” dedi.
Kurbağa, başını eğerek düşündü. “Peki, beni bir bilmece ile yenebilirsen taşı alabilirsin. Hazır mısın?”
Mira, “Evet, hazırım,” dedi.
Kurbağa bir bilmece sordu: “Geceleri parlar, sabahları kaybolur. Gökyüzünde saklanır. Bu nedir?”
Mira bir an düşündü, sonra gülümsedi. “Ay!” dedi.
Kurbağa hayranlıkla baktı. “Doğru cevap! Taş senin, Mira,” dedi ve kenara çekildi.
Mira taşı aldı ve heyecanla, “Bir parça tamam, iki tane kaldı!” dedi.
3. Bölüm: Uyuyan Volkan
Mira, Gökküşağı Ormanı’ndan ayrılıp Uyuyan Volkan’a doğru yola çıktı. Yolculuk boyunca, büyük bir heyecan ve hafif bir endişe duyuyordu. Volkanın zirvesine ulaştığında, onu devasa bir taş kapı karşıladı. Kapının üstünde parlayan harflerle, “Cesur olan içeri girebilir,” yazıyordu.
Mira, bir an duraksadı ama cesaretini toplayıp kapıyı itti. İçeride lavların hafifçe aydınlattığı karanlık bir mağara vardı. Mağaranın ortasında, parlayan Şarkı Taşı’nın ikinci parçası duruyordu. Ancak taşı koruyan bir lav ejderhası mağaranın derinliklerinde uyuyordu.
Ejderha, Mira’nın adımlarını duyunca gözlerini açtı. Büyük, parlayan gözleriyle Mira’ya baktı ve kükredi. “Burada ne işin var, küçük peri?”
Mira, titreyerek ama kararlı bir şekilde, “Balonları kurtarmak için Şarkı Taşı’nı almam gerek. Onlara yardım etmeliyim,” dedi.
Ejderha, bir an düşündü, sonra yumuşak bir sesle, “Sen cesur birisin. Ama bu taş sadece gerçekten yardım etmek isteyenlerin hakkıdır. Kalbin safsa, taşı alabilirsin,” dedi ve kenara çekildi.
Mira taşı dikkatlice aldı. “Teşekkür ederim! Artık bir adım daha yaklaştım,” dedi.
Ejderha, Mira’ya bir bilgelik nasihatinde bulundu: “Yolun zor olabilir, ama kalbinle yol alırsan başaracaksın.”
Mira, ejderhaya minnetle gülümsedi ve yola koyuldu.
4. Bölüm: Kaprisli Rüzgar
Mira, volkanın derinliklerinden ayrılarak Kaprisli Rüzgar’ın vadisine doğru yola koyuldu. Yol boyunca dağlar, ağaçlar ve küçük dereler arasında yürürken bir yandan Şarkı Taşı’nın parçalarını düşündü, bir yandan da gökyüzünde uçan balonları hayal etti. “Bir parçayı daha bulursam, balonlar tekrar gökyüzüne dönecek,” diye kendi kendine mırıldandı.
Vadinin girişine ulaştığında, birdenbire etrafında hızlı bir rüzgar dönmeye başladı. Saçları ve kanatları savruluyor, çantasındaki yapraklar havada uçuşuyordu. Bu, Kaprisli Rüzgar’dı. Her zaman yaramazlığıyla ünlüydü ve kimse onun hızına yetişemezdi.
“Kim o?” diye tiz bir ses duyuldu. Rüzgar Mira’nın etrafında dolanarak onu incelemeye başladı. “Senin burada ne işin var, minik peri?”
Mira, cesaretini toplayarak, “Ben Mira. Balonları kurtarmak için Şarkı Taşı’nı arıyorum,” dedi.
Rüzgar, bir kahkaha attı ve daha hızlı esmeye başladı. “Şarkı Taşı’nın parçası bende. Ama öyle kolay kolay vermem. Beni yakalaman gerek!” dedi ve vadinin derinliklerine doğru hızla savruldu.
Mira biraz şaşırdı ama hemen ardından arkasından koşmaya başladı. Ancak rüzgar çok hızlıydı ve sürekli yön değiştiriyordu. Mira vadide bir o tarafa, bir bu tarafa koştururken nefesi tükenmeye başladı. “Onu nasıl yakalayacağım?” diye düşündü.
Bir an durup etrafa baktı ve sakinleşmeye çalıştı. Vadinin ortasında büyük bir kayanın üzerinde duruyordu. “Rüzgarı yakalayamam ama onun dikkatini çekebilirim,” dedi kendi kendine. Mira’nın aklına bir fikir geldi.
Mira, rüzgarı çağırmaya başladı. “Kaprisli Rüzgar! Sana meydan okuyorum!” diye seslendi. Rüzgar, bir anda Mira’nın etrafında tekrar dolandı. “Meydan mı okuyorsun? Küçük periler meydan okumayı sever miymiş?” dedi alaycı bir sesle.
Mira gülümsedi. “Bir bilmece yarışına var mısın? Eğer kazanırsam Şarkı Taşı’nı alırım. Eğer sen kazanırsan, geri dönerim,” dedi.
Rüzgar, bir an düşündü ve sonra eğlendiğini belli eden bir kahkaha attı. “Tamam. Ama sorular zor olacak!” dedi. Mira cesaretle başını salladı.
Rüzgar, ilk bilmecesini sordu:
“Beni hissedebilirsin ama göremezsin,
Ben esince yapraklar yerinden oynar.
Ben neyim?”
Mira hemen cevap verdi: “Sen rüzgarsın!”
Rüzgar biraz şaşırmıştı ama hemen başka bir bilmece sordu:
“Hiç susmayan bir şarkıcının sesi,
Çatıları döver gecesi gündüzü.
Bu nedir?”
Mira bir an düşündü, sonra gülümsedi. “Bu, yağmur!” dedi.
Rüzgar biraz duraksadı. Mira’nın zekasına hayran kalmıştı ama hâlâ inatçıydı. “Son bir bilmece. Eğer bunu bilirsen, taşı alırsın!” dedi.
Rüzgar’ın son bilmecesi şöyleydi:
“Sonsuz gökyüzünde parlak bir ateş,
Gece kaybolur, gündüz yeniden gelir.
Bu nedir?”
Mira, bir an sessiz kaldı. Sonra yüzünde bir gülümseme belirdi. “Bu, güneş!” dedi.
Rüzgar durdu ve sustu. Mira’nın hepsini doğru cevaplamasına hem şaşırmış hem de biraz etkilenmişti. “Peki Mira, taş senin,” dedi ve hafif bir esintiyle Şarkı Taşı’nın son parçasını Mira’ya uzattı. “Ama unutma, benim gibi yaramaz bir rüzgarın bile yardıma ihtiyacı olduğunda, senin gibi bir peri lazım olabilir.”
Mira gülümseyerek taşı aldı. “Teşekkür ederim, Kaprisli Rüzgar. Balonları kurtardığımda, senin bu güzel rüzgarını onlar da hissedecek.”
5. Bölüm: Şarkı Taşı’nın Gücü
Mira, elinde Şarkı Taşı’nın üç parçasıyla Uçan Balonların Diyarı’na geri döndü. Göklerin hâlâ sessiz olduğunu görmek, onun içinde bir hüzün yarattı. Balonlar yerde duruyor, renklerini kaybetmiş gibi solgun görünüyordu. Ancak Mira’nın içi umut doluydu. Elindeki taşın bu dünyayı tekrar eski haline getireceğine inanıyordu.
Diyarın merkezinde büyük bir bulut platformu vardı. Mira, Şarkı Taşı’nı bu platformun üzerine yerleştirdi. “Şimdi ne yapmalıyım?” diye kendi kendine düşündü.
Tam o sırada, yaşlı rüzgar perisi bir esintiyle yanına geldi. “Taşı yerleştir, Mira. Ama asıl gücünü kullanmak için içindeki sevgiyi ve cesareti ortaya koymalısın,” dedi.
Mira, derin bir nefes aldı ve taşı elleriyle kavradı. “Balonlar, sizi kurtarmak için buradayım. Hepinizin yeniden gökyüzüne yükselmesini istiyorum,” dedi. Şarkı Taşı, Mira’nın sesiyle hafifçe parlamaya başladı. Taşın içinden yavaşça bir melodi yükseldi. Bu melodi, ilk başta hafif bir tını gibiydi ama gittikçe güçlendi.
Balonlar birer birer hareket etmeye başladı. İlk olarak küçük mavi bir balon yerinden kalktı, ardından kocaman kırmızı bir balon yükseldi. Sarı balonlar neşe içinde zıplamaya başladı.
“Görüyor musun Mira? Onlar geri dönüyor,” dedi rüzgar perisi. Mira, taşın ışığının etrafı sardığını ve balonların renklerinin tekrar parladığını izledi.
Balonlar gökyüzüne yükselirken neşeyle şarkılar söylüyorlardı. Kırmızı balon, “Mira! Sen bizi kurtardın!” diye bağırdı. Sarı balon, “Sen bizim kahramanımızsın!” dedi.
6. Bölüm: Uçan Balonların Diyarında Mutlu Son
O günden sonra, Uçan Balonların Diyarı’nda hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Balonlar her sabah gökyüzüne yükseldi ve herkes onların renkli dansını izledi. Mira ise kasabasına dönüp ailesine sarıldı. Artık herkes onu kahraman olarak biliyordu.
Yaşlı peri, Mira’nın kulağına bir sır fısıldadı: “Kalbinde sevgi ve cesaret olduğu sürece, her zorluğu aşabilirsin.”
Mira gülümsedi ve gözlerini gökyüzündeki balonlara çevirdi. “Bu, sadece bir başlangıç,” dedi.
Evet çocuklar Uçan Balonların Diyarı adlı masalımızda burada bitti. Sizde Uçan Balonların Diyarı gibi Uzun Hikayeler yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.
